Loading...

Ölümlü Trafik Kazası

Kişinin vefatı sonrasında, zarara uğramalarından dolayı aileye(eş, 18 yaşını doldurmamış yasada çocuk olan nitelendirilen kişiler, ana, baba) ödenmesi gerekli olan tazminat
Vefat eden kişinin kazadaki yanılgı payı
Vefat eden kişinin haklılık oranı
Ölümlü kazalarda dahi tazminat hesaplamalarındaki en mühim neden noksanlık oranıdır. Tamamen hatalı olan bir kişinin tazminat hakkı olmadığı gibi, noksanlık oranı arttıkça tazminat bedeli düşer. Örneğin trafik kazası sonrasında vefat eden şahıs %20 hatalı bulundu ve eksper de bu noksanlık oranını onayladı. Bu eksiklikten dolayı 200.000 TL tazminat ödemesi kararı belirlendiyse eğer, vefat eden kişinin yukarıda belirtilen aile bireylerine ödenmesi gereken sigorta vefat tazminatı 160.000 TL’dir.

Ölümlü trafik kazalarındaki tazminat hesaplamalarında değişik kriterler tüketilir. Ölümlü bir kaza gerçekleştiğinde, kişinin yolcu yahut şoför olması yahut yaya iken kaza geçirmesi neticesinde vefat etmesi, değişik tazminat hesaplamaları yapılmasına neden olur. Ölümlü bir kaza sonrasında tazminat bedelini belirleyen esas kriterler şunlardır:

Kusur oranının dışında, tazminat hesaplamasını büyüleyici pek çok neden bulunmaktadır. Örneğin trafik kazasından ötürü sakat artan yahut ölmüş kişinin yaşı, maaşı, maluliyet oranı ve sigorta şirketi yönünden tespit edilen poliçe yahut teminat bedeli gibi parametreler tazminat tutarını etkiler. Bu sebeple yetki sahibi merciler haricinde uygulanan tazminat hesaplamalarına, “trafik kazası tazminat hesaplama tablosu” gibi uygulamalara güven etmemenizi öneririz.

Ölümlü Trafik Kazası Tazminat Hesaplaması Nasıl Yapılır? Trafik sigortası tazminat hesaplaması yapılırken, tazminat tutarını belirleyen en mühim neden noksanlık oranıdır. Kazadaki kusurunuz yüksek olması, sigorta şirketinin ödeyeceği tazminat bedelini düşürür. Sigorta ettirenin %100 hatalı olduğu durumlarda şayet tazminat hakkı olmaz.

Ölümlü trafik kazası ortaya geldiği vakit, şayet ölmüş bireyin desteği ile hayatını devam ettiren bireyler varsa, bu bireylere ‘Destekten Yoksun Kalma’ tazminatı ödenmektedir. Sosyal açıdan epey mühim bir ilerleme olan bu tazminat yardımıyla, ölmüş bireyin gerisinde kalanlar, en azından parasal yönden problem yaşamayacaklardır.

Daha fazla bilgi almak için lütfen 0507 466 30 63 nolu numaradan aramak veya GERİ ARA İSTEĞİ göndermektir.
Hukukçularımız sizinle en kısa sürede irtibata geçecektir.

Can zararlarında tazminatın ölçüsü ne olmalıdır ?
Tarihsel süreci ve insanın doğal yapısını gözardı edemeyeceğimiz görüşüyle, ölenin yakınlarının veya bedensel zarara uğrayanların kesinlikle bir “can bedeli” isteme hakları bulunduğu, öldüren veya yaralayan kişilerin de kesinlikle bir “bedel” ödemeleri gerektiği; bunun kalıplaşmış ve çağın gerisinde kalmış bazı hukuk kuramlarıyla, bir takım ekonomik ve sosyal denge hesaplarıyla hiçbir biçimde ortadan kaldırılamayacağı veya hakkaniyet adı altında keyfi indirimlerle azaltılamayacağı kabul olunmalıdır. Bu konuda, 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu 55.maddesinde kesin bir ölçü konularak:

"Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen  rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar ve tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz” denilmiştir. 

              Bundan böyle yeni yasanın bu hükmü doğrultusunda kararlar verilmesi gerekeceği gibi, Yargıtay’ın bazı olumlu kararlarıyla bugüne kadar  oluşturulan ve geliştirilen hakça çözümler de öğrenilmek ve dikkate alınmak suretiyle, can zararlarının (ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma ve beden gücü kayıplarının) nasıl değerlendirilmesi gerektiği, bir başka anlatımla, can zararlarında tazminatın ölçüsü konusunda, ilerde bağımsız bölümlerinde  ayrıntılara girmek üzere, burada özet açıklamalar yapmak istiyoruz:     

            a)         Ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatında, bugün artık bakım gücü-bakım ihtiyacı gibi kavramlar geçerli olmayıp, kişilerin (bazı ayrık durumlar dışında) her zaman, her durumda ve her yaşta birbirlerine destek oldukları ve olacakları; destekliğin parasal olmanın ötesinde ve  daha çok “yardım ve hizmet” ederek gerçekleştiği; destek hangi yaşta olursa olsun, bir işi ve kazancı bulunmasa bile  yakınlarına yardım ve hizmet ederek, bakıp gözeterek, koruyup kollayarak destek olduğu; örneğin, ev kadınının ev hizmetlerini yaparak yaşam boyu eşine ve çocuklarına destek sağladığı, yaşlılık ve emeklilik günlerini yaşayan kişilerin kadın olsun, erkek olsun yaşlılık günlerinde birbirlerine yardım ve hizmet ederek destek oldukları, çocukların da küçük yaşlardan başlayarak anne ve babalarına hizmet ettikleri, ev işlerinde ve başka işlerde çalışarak kendilerine yapılan yetiştirme ve eğitim masraflarının karşılığını ödemiş oldukları;

 

Copyright © MAS Hasar Danışmanlık ve Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti.